1933 - 2016, Hayrabolu/Tekirdağ, Bavaria

2025, Ak Rakı bottle 0,5l with the covered label and miniature bottle with the full label visible Source: TAM Museum

The Bavarian monastery Kloster Ettal, where Ak Rakı was distilled. Photo: User: Bbb at wikivoyage shared, Source: CC BY-SA 1.0 (no changes made)
Between tradition and innovation
In the 1980s, an unlikely beverage revolution quietly began in southern Germany. Ak Rakı, distilled for the first time in 1991 (some sources mention 1993) in the venerable monastery Kloster Ettal, was the creation of the Turkish-born engineer Nasuh Deniz.
The name Ak Rakı —literally meaning “white and pure”—references the milky-white appearance that traditional raki takes on when mixed with ice-cold water. Deniz, a native of Tekirdağ, a Turkish port town known for its raki tradition, brought his expertise to Bavaria. Unlike the customary double distillation in Turkey, he opted for a threefold distillation in copper stills, producing a smoother, purer spirit.
Deniz’s ambition was bold: he believed Ak Rakı deserved a place on German shelves and even duty-free shops. This led to a political and legal confrontation over claims of misrepresenting its origin—because, despite its Turkish recipe, Ak Rakı was in fact produced in Germany.
The path to recognition was not easy. For years, Ak Rakı remained obscure in Germany, overshadowed by established Turkish brands. Then, about 17 years after its creation, taz.gazete rediscovered it—and fell in love with its taste and its story: “A product that is both Turkish and German—and from that union comes something as fantastic as Ak Rakı”.
After Nasuh Deniz’s death in 2016, he left behind around 20,000 bottles of Ak Rakı —each over two decades old. As these bottles are sold, the spirit vanishes from production forever, unless someone dares to follow in Deniz’s footsteps and knock on the monastery’s door again.
At the TAM Museum, we tell stories at the crossroads of cultures, traditions, and identities—a journey much like that of Ak Rakı. It is not merely a drink, but a manifestation of diasporic creativity, of how histories transcend borders, and how something once deemed impossible—distilling Turkish rakı in a Bavarian abbey—can become a symbol of transnational belonging.
Ak Rakı – Zwischen Tradition und Innovation
In den 1980er Jahren begann im Süden Deutschlands still und leise eine unerwartete Getränkerevolution. Ak Rakı, erstmals 1991 (manche Quellen nennen 1993) im ehrwürdigen Kloster Ettal destilliert, war die Erfindung des türkischstämmigen Ingenieurs Nasuh Deniz.
Der Name Ak Rakı – wörtlich „weiß und rein“ – verweist auf die milchig-weiße Färbung, die traditioneller Rakı annimmt, wenn er mit eiskaltem Wasser gemischt wird. Deniz, geboren in Tekirdağ, einer türkischen Hafenstadt mit großer Rakı-Tradition, brachte sein Wissen nach Bayern. Anders als beim üblichen doppelten Brennen in der Türkei wählte er eine dreifache Destillation in Kupferkesseln – für ein weicheres, reineres Getränk.
Deniz’ Ambition war mutig: Er glaubte, dass Ak Rakı seinen Platz in deutschen Regalen und sogar in Duty-Free-Shops verdiene. Dies führte zu politischen und juristischen Auseinandersetzungen wegen angeblicher Täuschung über die Herkunft – denn obwohl nach türkischem Rezept hergestellt, entstand Ak Rakı tatsächlich in Deutschland.
Der Weg zur Anerkennung war nicht leicht. Jahrelang blieb Ak Rakı in Deutschland nahezu unbekannt, überlagert von etablierten türkischen Marken. Erst etwa 17 Jahre nach seiner Entstehung wurde er von taz.gazete wiederentdeckt – und für Geschmack wie Geschichte gefeiert: „Ein Produkt, das sowohl türkisch als auch deutsch ist – und aus dieser Verbindung entsteht etwas so Fantastisches wie Ak Rakı.“
Nach dem Tod von Nasuh Deniz im Jahr 2016 blieben rund 20.000 Flaschen Ak Rakı zurück – jede über zwanzig Jahre alt. Mit ihrem Verkauf verschwindet das Getränk endgültig aus der Produktion – es sei denn, jemand wagt es, Deniz’ Spuren zu folgen und erneut an die Klostertür zu klopfen.
Im TAM Museum erzählen wir Geschichten an den Schnittstellen von Kulturen, Traditionen und Identitäten – eine Reise, ganz ähnlich der von Ak Rakı. Es ist nicht nur ein Getränk, sondern ein Ausdruck diasporischer Kreativität: ein Beispiel dafür, wie Geschichte Grenzen überschreitet und wie etwas, das einst unmöglich schien – türkischen Rakı in einem bayerischen Kloster zu brennen – zum Symbol einer transnationalen Zugehörigkeit werden kann.
Ak Rakı – Gelenek ile Yenilik Arasında
1980’lerde, Almanya’nın güneyinde, sessiz ama beklenmedik bir içki devrimi başladı. İlk kez 1991’de (bazı kaynaklara göre 1993) tarihi Ettal Manastırı’nda damıtılan Ak Rakı, Türk asıllı mühendis Nasuh Deniz’in eseriydi.
Ak Rakı, adını geleneksel rakının buz gibi suyla karıştırıldığında aldığı süt beyazı görünümden almaktadır. Aslen Tekirdağlı olan Nasuh Deniz, rakı geleneğiyle tanınan bu liman kentinin birikimini Bavyera’ya taşıdı. Türkiye’de alışılmış olan çift damıtım yönteminin aksine, bakır imbiklerde üçlü damıtma yöntemini kullanarak daha yumuşak ve daha saf bir rakı üretti.
Deniz’in hedefi iddialıydı: Ak Rakı’nın Almanya raflarında ve hatta duty-free mağazalarında yer alması gerektiğine inanıyordu. Ancak ürün Türk tarifine dayanmasına rağmen, Almanya’da üretildiği için, menşe yanıltması suçlamalarıyla siyasi ve hukuki çatışmalara yol açtı.
Tanınırlığa giden yol kolay olmadı. Ak Rakı, yıllarca Almanya’da neredeyse hiç bilinmedi; güçlü Türk markalarının gölgesinde kaldı. Üretiminden yaklaşık 17 yıl sonra taz.gazete tarafından yeniden keşfedildi ve hem lezzeti hem de hikâyesiyle övgü topladı: “Hem Türk hem Alman olan bir ürün – ve bu birleşimden Ak Rakı gibi harika bir şey doğuyor.”
Nasuh Deniz’in 2016’daki vefatından sonra, geriye her biri yirmi yılı aşkın süredir bekleyen yaklaşık 20.000 şişe Ak Rakı kaldı. Bu şişeler tükendiğinde, içki piyasadan sonsuza dek kaybolacak – ta ki bir gün birisi Deniz’in izinden giderek manastırın kapısını yeniden çalana dek.
TAM Müzesi’nde biz, kültürlerin, geleneklerin ve kimliklerin kesişim noktasındaki hikâyeleri anlatıyoruz – tıpkı Ak Rakı’nın yolculuğu gibi. Ak Rakı sadece bir içki değil, diasporanın yaratıcılık ve girişimciliğinin bir yansımasıdır: tarihin sınırları nasıl aştığının ve bir zamanlar imkânsız görünen şelerın – bir Bavyera manastırında Türk rakısı damıtmanın bile – nasıl ulusötesi aidiyetin sembolüne dönüşebildiğinin kanıtıdır.
Sources:
„Die Türkei hat mir Unrecht getan“, Merkur.de, 17. April 2009, https://www.merkur.de/lokales/starnberg/landkreis/die-tuerkei-unrecht-getan-198321.html#google_vignette
Ebru Taşdemir: „Auf die Freiheit! Über bayerischen Raki“, renk. Magazin, https://renk-magazin.de/ak-raki/?utm_source=chatgpt.com
Ebru Taşdemir: „Özgürlüğe içelim!“, taz.gazete, 31. Dezember 2018, https://taz.de/cki-kueltuerue/!5545774/